7 Mayıs 2016 Cumartesi

Markantalya, Migros, Shemall, Terracity ve Özdilek

     Merhabalar, bundan önceki yazılarımda sizlere hep yemek yeme ve tarihi gezinti amaçlı yerleri tanıttım. Bu yazımda ise alışveriş merkezlerinden bahsediceğim sizlere...
     İlk olarak şehrin göbeğinde olan ulaşımı gayet kolay olan yerden yani Markantalya'dan söz ediceğim.



Markantalya içerisinde hem çocuklar için oyun parkı, alışveriş yapmak için çeşit çeşit mağazalar hem yemek yemek için üst katta restaurantlar hem de sinema severler için en üst katta Cinemaximum sinemasına sahiptir. Şimdi biraz içeriyi gezelim.








Sıradaki mekanımız ise Migros. Eğer Konyaaltı'nda geziyorsanız buraya uğrayabilirsiniz.



Markantalya'da da olduğu gibi buranın içerisinde de mağazalar, restaurantlar ve sinema bulunmaktadır. Antalya'nın en eski alışveriş merkezlerinden diyebilirim.O zaman içine doğru gezintiye çıkalım.





Bir sonraki durağımız ise Shemall. Bu alışveriş merkezimiz Fener mahallesinde bulunmaktadır.



Burası diğerlerine göre biraz küçük olmasına karşın alışverişinizi kolaylıkla yapıp yemeğinizi yiyip filminizi Cinema Pink'de seyredebilirsiniz.İçeriyi gezelim biraz da...







Sıradaki durağımız ise Terracity. Bu mekan da Shemall gibi Fener mahalesinde bulunuyor. Ama diğer alışveriş merkezlerine göre daha uzun ve geniş bir düzeni vardır.



İçerisinde diğerlerine göre daha fazla mağaza bulunmaktadır. Dilediğinizce alışveriş yapıp üst katta yemeğinizi yiyebilirsiniz.Şimdi de Terra City'nin içini gezelim.






Son durağımız ise Özdilek. Bu alışveriş merkezimiz ise Kepez bölgesindedir. Etrafında gezilcek pek bir yer olmamasına karşın içerisi baya geniştir.



Şimdi biraz içine bakalım...



İçerisinde çeşit çeşit mağazalar, yemek bölümü, sinema ve bowling salonu bulunmaktadır.







Bugünkü yazımın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoşçakalın...


30 Nisan 2016 Cumartesi

Cumhuriyet Meydanı, Saat Kulesi ve Kapalı Yol

     Merhabalar herkese, bugün sizlere ilk olarak Cumhuriyet Meydanı'ndan bahsedeceğim.Burası yabancı turistlerin uğrak yeri olduğu için ne zaman gelirseniz gelin bir turist topluluğu görürsünüz. Meydanın tam ortasında Ulusal Yükseliş Anıtı bulunmaktadır.


Resimde gördüğünüz üzere sağ tarafa giderek kaleiçi ev manzaralarını ve deniz manzarasını görebilirsiniz.


Bazı zamanlarda su gösterileri de yapılmaktadır. Şanslıysanız gezerken denk gelebilirsiniz.


Şimdi sırada Saat Kulesi var. Eğer buralara kadar geldiyseniz burada fotoğraf çektirmeden gitmeyin derim.

Saat Kulesi'nin 1901 yılında yapıldığı söylenmektedir. Kulenin kadranları ve saatleri yıllar sonra yenilenmiştir ve eski halinden sadece çanı kalmıştır. Gündüz olduğu kadar akşamları da güzel bir manzaraya ev sahipliği yapar.


Şimdi biraz sokaklarda ilerleyelim ve Kapalı Yol'a gidelim.Burası trafiğe kapalı olduğu için rahatça yürüyüş yapabilir, mağazaları gezip alışveriş yapabilir ve yemek yiyebilirsiniz. Hadi biraz da etrafta gezinelim.




Eğer karnınız acıkmaya başladıysa Dönerciler çarşısı'na gitmeye ne dersiniz? Daha önüne gelir gelmez mekanların önünde duran garsonların bağırışlarını, gelin içeri buyrun sözlerini arka arkaya duyarsınız. Size önerim çok yaklaşmadan hangi mekana gideceğinizi karar verip önüne gidin yoksa farkında olmadan birinin içine girmiş halde bulabilirsiniz kendinizi.


Yukarda da gördüğünüz üzere rengarenk şemsiyelerin altında farklı bir atmosferde yemeğinizi yiyebilirsiniz.


Dönerin yanı sıra midye, kokoreç ve tatlı çeşitlerini de bu mekanlarda bulabilirsiniz. Bu günlük yazımın sonuna geldik. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoşçakalın...

23 Nisan 2016 Cumartesi

Konyaaltı Plajı, Antalya Akvaryum ve Cam Piramit

     Merhabalar, bu yazımda Konyaaltı'na gittiğiniz zaman gezebileceğiniz yerler hakkında öneriler sunacağım.
     İlk olarak Antalya dendiği zaman akla deniz, kum ve güneş gelir. O zaman Konyaaltı Plajı'na bir göz atmaya ne dersiniz?



Yaz aylarında Antalya'nın alev alev esip kavuran rüzgarıyla baş etmek için mutlaka gitmeniz gereken yerlerden. Genellikle hafta içi gündüz vakitleri çok aşırı yoğun olmamasına rağmen akşam vakitleri ve haftasonları oldukça kalabalıktır. Bu yüzden sizlere tavsiyem eğer haftasonu gitme gibi bir planınız varsa sabahın erken saatlerinde gidin. Hem çok fazla kalabalık olmadan deniz keyfinizi yaparsınız hem de çarşaf gibi dümdüz bir deniz ile karşılaşırsınız.



Eğer çok fazla yüzmeyi sevmiyorum diyenlerdenseniz; alın en sevdiğiniz romanı yanınıza. Uzanın sahile ve denizin sesinin verdiği huzurla okuyun romanınızı...
     Şimdi sırada ikinci durağımız yani  Antalya Akvaryum var.



Eğer suyun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmak isterseniz, burası tam size göre. İçindeki 40 tematik akvaryum ve 131 metre uzunluğundaki tünelle sizi sualtının sihirli dünyasını keşfetmeye çağırıyor.





Ayrıca içinde Kar Dünyası ve Buz Müzesi de mevcut. İçeride dilediğiniz kadar kar topu oynayabilir, yaz sıcağında serin bir deneyim yaşayabilirsiniz.









     Ve son durağımız Cam Piramit. Biraz yürüyüş yapıp doğa ile iç içe olmak için gidilmesi gereken yerlerden. Şimdi etrafı keşfedelim biraz.












Bu kadar yürüdük, biraz dinlenelim diyorsanız eğer sizlere Antalya Kır Kahvesi 'ni önerebilirim.



Kahve içmekten sıkıldıysanız burada manzara eşliğinde semaver çayınızı içip yanında gözlemenizi yiyebilirsiniz.
     Bugünkü yazımın sonuna geldik. Umarım keyif almışsınızdır. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşçakalın...

16 Nisan 2016 Cumartesi

Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı

     Merhabalar, bugünkü yazımda ilk olarak sizlere Yat Limanı'ndan bahsetmek istiyorum. Bu liman yıllar önce Mersin'den sonra gemilerin yanaşma imkanı bulduğu ikinci limandı. Günümüzde ise bu işlevini kaybedip yat kiralanan veya tekne turu yapılan liman haline gelmiştir. Eğer fazladan 45 dakikalık zamanınız varsa bir tekne turu yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.




     İyi güzel hoş da buraya nasıl iniyoruz diyebilirsiniz. Fotoğrafdan da görüldüğü üzere buraya inmek için baya merdiven inmeniz gerekiyor.



Bu merdivenleri kullanmanın pek güvenli olmadığını söyleseler de yolu uzatıp daha çok yol yürüyüp yokuş çıkmaktansa bu merdivenleri kullanmak daha mantıklı geliyordu insanlara.



Buraya panoramik asansör yapıldıktan sonra hem zaman kaybı olmadan hem de güvenli bir şekilde iniş fırsatı elde etmiş olduk.



Bunun yanında bizlere mükemmel bir manzara yakalama şansı verdiği için Selfie yani Öz çekimin yeni adresi oldu. Bu asansörü kullanıp fotoğraf çekinmeyen yoktur herhalde.
     Aşağı indikten sonra bizi nefes kesen görüntüsü ile Yat Limanı karşılıyor. İner inmez güneşin denize vurunca oluşan görüntüsü , denizin huzur veren kokusu ve kuşların ötüşü sizleri kendine hayran bırakmaya yeter de artar bile.

 

Eğer buraya kadar geldim, bu manzara eşliğinde balık yemeden olmaz derseniz size Club Arma'yı önerebilirim.



     Şimdi de Karaalioğlu Parkı veya günlük kullanım dilinde kullandığımız adıyla yani Karaoğlan Parkı'na doğru gezintiye çıkalım.











Gezerken parkın sonlarına doğru Hıdırlık Kulesi karşımıza çıkıyor.



İçindeki tarihe tanıklık eden anılarla birlikte bir daha girilmemek üzere kilitlenmiştir. O zamandan bu yana hiç açılmamıştır. Ziyarete gelen turistler maalesef sadece dışından gezinmekle yetinmek zorundadır. Buraya hem gündüz hem de akşam vakti gelip çok güzel bir Antalya manzarasına tanık olabilirsiniz.
     Son olarak parktan çıkmadan dinlenmek isterseniz, sizlere Kubi Kahve Evi' ni önerebilirim.



     Bugün sizlere Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı' ndan bahsettim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...