30 Nisan 2016 Cumartesi

Cumhuriyet Meydanı, Saat Kulesi ve Kapalı Yol

     Merhabalar herkese, bugün sizlere ilk olarak Cumhuriyet Meydanı'ndan bahsedeceğim.Burası yabancı turistlerin uğrak yeri olduğu için ne zaman gelirseniz gelin bir turist topluluğu görürsünüz. Meydanın tam ortasında Ulusal Yükseliş Anıtı bulunmaktadır.


Resimde gördüğünüz üzere sağ tarafa giderek kaleiçi ev manzaralarını ve deniz manzarasını görebilirsiniz.


Bazı zamanlarda su gösterileri de yapılmaktadır. Şanslıysanız gezerken denk gelebilirsiniz.


Şimdi sırada Saat Kulesi var. Eğer buralara kadar geldiyseniz burada fotoğraf çektirmeden gitmeyin derim.

Saat Kulesi'nin 1901 yılında yapıldığı söylenmektedir. Kulenin kadranları ve saatleri yıllar sonra yenilenmiştir ve eski halinden sadece çanı kalmıştır. Gündüz olduğu kadar akşamları da güzel bir manzaraya ev sahipliği yapar.


Şimdi biraz sokaklarda ilerleyelim ve Kapalı Yol'a gidelim.Burası trafiğe kapalı olduğu için rahatça yürüyüş yapabilir, mağazaları gezip alışveriş yapabilir ve yemek yiyebilirsiniz. Hadi biraz da etrafta gezinelim.




Eğer karnınız acıkmaya başladıysa Dönerciler çarşısı'na gitmeye ne dersiniz? Daha önüne gelir gelmez mekanların önünde duran garsonların bağırışlarını, gelin içeri buyrun sözlerini arka arkaya duyarsınız. Size önerim çok yaklaşmadan hangi mekana gideceğinizi karar verip önüne gidin yoksa farkında olmadan birinin içine girmiş halde bulabilirsiniz kendinizi.


Yukarda da gördüğünüz üzere rengarenk şemsiyelerin altında farklı bir atmosferde yemeğinizi yiyebilirsiniz.


Dönerin yanı sıra midye, kokoreç ve tatlı çeşitlerini de bu mekanlarda bulabilirsiniz. Bu günlük yazımın sonuna geldik. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoşçakalın...

23 Nisan 2016 Cumartesi

Konyaaltı Plajı, Antalya Akvaryum ve Cam Piramit

     Merhabalar, bu yazımda Konyaaltı'na gittiğiniz zaman gezebileceğiniz yerler hakkında öneriler sunacağım.
     İlk olarak Antalya dendiği zaman akla deniz, kum ve güneş gelir. O zaman Konyaaltı Plajı'na bir göz atmaya ne dersiniz?



Yaz aylarında Antalya'nın alev alev esip kavuran rüzgarıyla baş etmek için mutlaka gitmeniz gereken yerlerden. Genellikle hafta içi gündüz vakitleri çok aşırı yoğun olmamasına rağmen akşam vakitleri ve haftasonları oldukça kalabalıktır. Bu yüzden sizlere tavsiyem eğer haftasonu gitme gibi bir planınız varsa sabahın erken saatlerinde gidin. Hem çok fazla kalabalık olmadan deniz keyfinizi yaparsınız hem de çarşaf gibi dümdüz bir deniz ile karşılaşırsınız.



Eğer çok fazla yüzmeyi sevmiyorum diyenlerdenseniz; alın en sevdiğiniz romanı yanınıza. Uzanın sahile ve denizin sesinin verdiği huzurla okuyun romanınızı...
     Şimdi sırada ikinci durağımız yani  Antalya Akvaryum var.



Eğer suyun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmak isterseniz, burası tam size göre. İçindeki 40 tematik akvaryum ve 131 metre uzunluğundaki tünelle sizi sualtının sihirli dünyasını keşfetmeye çağırıyor.





Ayrıca içinde Kar Dünyası ve Buz Müzesi de mevcut. İçeride dilediğiniz kadar kar topu oynayabilir, yaz sıcağında serin bir deneyim yaşayabilirsiniz.









     Ve son durağımız Cam Piramit. Biraz yürüyüş yapıp doğa ile iç içe olmak için gidilmesi gereken yerlerden. Şimdi etrafı keşfedelim biraz.












Bu kadar yürüdük, biraz dinlenelim diyorsanız eğer sizlere Antalya Kır Kahvesi 'ni önerebilirim.



Kahve içmekten sıkıldıysanız burada manzara eşliğinde semaver çayınızı içip yanında gözlemenizi yiyebilirsiniz.
     Bugünkü yazımın sonuna geldik. Umarım keyif almışsınızdır. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşçakalın...

16 Nisan 2016 Cumartesi

Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı

     Merhabalar, bugünkü yazımda ilk olarak sizlere Yat Limanı'ndan bahsetmek istiyorum. Bu liman yıllar önce Mersin'den sonra gemilerin yanaşma imkanı bulduğu ikinci limandı. Günümüzde ise bu işlevini kaybedip yat kiralanan veya tekne turu yapılan liman haline gelmiştir. Eğer fazladan 45 dakikalık zamanınız varsa bir tekne turu yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.




     İyi güzel hoş da buraya nasıl iniyoruz diyebilirsiniz. Fotoğrafdan da görüldüğü üzere buraya inmek için baya merdiven inmeniz gerekiyor.



Bu merdivenleri kullanmanın pek güvenli olmadığını söyleseler de yolu uzatıp daha çok yol yürüyüp yokuş çıkmaktansa bu merdivenleri kullanmak daha mantıklı geliyordu insanlara.



Buraya panoramik asansör yapıldıktan sonra hem zaman kaybı olmadan hem de güvenli bir şekilde iniş fırsatı elde etmiş olduk.



Bunun yanında bizlere mükemmel bir manzara yakalama şansı verdiği için Selfie yani Öz çekimin yeni adresi oldu. Bu asansörü kullanıp fotoğraf çekinmeyen yoktur herhalde.
     Aşağı indikten sonra bizi nefes kesen görüntüsü ile Yat Limanı karşılıyor. İner inmez güneşin denize vurunca oluşan görüntüsü , denizin huzur veren kokusu ve kuşların ötüşü sizleri kendine hayran bırakmaya yeter de artar bile.

 

Eğer buraya kadar geldim, bu manzara eşliğinde balık yemeden olmaz derseniz size Club Arma'yı önerebilirim.



     Şimdi de Karaalioğlu Parkı veya günlük kullanım dilinde kullandığımız adıyla yani Karaoğlan Parkı'na doğru gezintiye çıkalım.











Gezerken parkın sonlarına doğru Hıdırlık Kulesi karşımıza çıkıyor.



İçindeki tarihe tanıklık eden anılarla birlikte bir daha girilmemek üzere kilitlenmiştir. O zamandan bu yana hiç açılmamıştır. Ziyarete gelen turistler maalesef sadece dışından gezinmekle yetinmek zorundadır. Buraya hem gündüz hem de akşam vakti gelip çok güzel bir Antalya manzarasına tanık olabilirsiniz.
     Son olarak parktan çıkmadan dinlenmek isterseniz, sizlere Kubi Kahve Evi' ni önerebilirim.



     Bugün sizlere Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı' ndan bahsettim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

9 Nisan 2016 Cumartesi

Üç Kapılar ve Kaleiçi

     Merhabalar , ilk yazıma Antalya'nın surlarla çevrili olduğu zamanlarda Roma İmparatorunun kenti ziyarete geldiği zaman, ona hitaben yapılan Hadrianus Kapısı bir başka deyişle günlük hayatta Üç Kapılar diye bildiğimiz tarihi yapıdan bahsederek başlamak istiyorum.


     Bu yapı eski zamanlardan bugüne kadar sağlam kalmayı başarabilmiş, nadir yapılardan biridir. Eski Antalya ile yeni Antalya'yı ayıran, bizi geçmişten günümüze zaman yolculuğuna çıkaran bir nevi geçit gibidir. İnsanların genellikle buluşma mekanı olarak kullandığı, yeni gelen yerli ve yabancı turistlerin mutlaka uğrayıp fotoğraf çekindikleri yerdir.
     Şimdi de bu kapıların ardındaki buram buram tarih kokan eski Antalya sokaklarına bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz? Bu kapılar bizi Kaleiçi sokaklarına çıkarıyor, yani şehrin karmaşasından uzak sessiz sakin sokaklara... 


     İlk olarak karşımıza Korkut Camii bir başka deyişle Kesik Minare çıkıyor. Bu cami ilk olarak kilise olarak inşa edilmesine rağmen 2. Beyazıt'ın oğlu Sultan Korkut tarafından camiye çevrilmiştir. Doğal olarak ilk camiyi görünce aklınıza bu minare neden kesik sorusu geliyor. Eski zamanlarda çıkan bir yangın sonucunda minarenin ağaç kısmı yanınca böyle bir görüntü çıkmış karşımıza. Ayrıca bu cami Antalya'da Türklere ait olan ilk cami olduğu için farklı bir öneme sahiptir.
     Biraz da Kale İçi sokaklarının derinliklerine doğru yol alalım. Karşımıza birbirinden güzel eski tarihi evler çıkıyor.




     
     Bu sıcakta bu kadar  tarihi gezi yeter, Yorulduk artık, biraz da eğlence mekanlarından, cafelerden bahsetsen fena olmaz dediğinizi duyar gibiyim. Hemen uğrayabileceğiniz mekanlara geçiyorum.

Kaleiçi Meyhanesi


 

Castle Cafe



Dolma Meyhane & Bar



Tudors Arena



Sponge Pub



Club Ally



Dem-lik




     Sizlere bugünkü yazımda Üç Kapılar ve Kaleiçi'nden bahsettim. Umarım faydalı olmuşumdur. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoşçakalın...